top of page
  • Writer's pictureTuğrul Savaş

Bu inanılmaz krizden kurtulmayı Nasıl Başarabiliriz?

Updated: May 26, 2020

Atatürk Diyor ki ;

“Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ( gelişimi ) ile atinin yüksek medeniyet ufkunda, yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

“Uygarım diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı, fikriyle, zihniyetiyle uygar olduğunu ispat etmek ve göstermek mecburiyetindedir. Uygarım diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı, aile hayatıyla, yaşayış tarzıyla uygar olduğunu göstermek mecburiyetindedir.”

“Dünyanın bize hürmet etmesini istiyorsak, evvela bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki, milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır.”

“Beni seven arkadaşlarıma tavsiyem şudur; şahsınız için değil, fakat mensup olduğunuz millet için el birliği ile çalışalım, çalışmaların en yükseği budur.”

“Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla oluşur.”

“Türk Milleti her gün yeniden yeniye ve çok dikkatli tetkik olunmaya değeri olan bir cevherdir.”

“Ahlak kutsaldır. Çünkü, aynı değerde bir eşi yoktur.”

“ Ne mutlu Türküm diyene”

“Türk , Övün, Çalış, Güven ”

“Zafer ‘zafer benim diyebilenindir.’ Başarı ‘Başaracağım !’ diye başlayanın ve ‘ Başardım’ diyebilenindir.

Evet Atatürk'ün söylediği bu sözlerin üzerinden yaklaşık yetmiş yıl geçmiştir. Acaba Türkiye’nin bugün gelmiş olduğu nokta nedir?

Hepimizin gurur duyacağı, arzu ettiği, hedeflediğimiz, beklentilerimize cevap veren onur verici bir tablo oluşturuyor mu? Halkımız ekonomiden, politikadan, politikacıdan ve ülkemizin genel gidişatından büyük bir memnuniyet duyuyor mu? Daha da önemlisi manevi değerlere ve insan hakları konularında birlik ve beraberlik sağlamış kişi ve kuruluşların bir birlerine olan saygıları bütün dünya tarafından imrenilen düzeye ulaşmış mıdır? Ülkenin ve ekonomisinin geleceği ile ilgili konularda halkımız büyük umutlarla dolu olup, orta ve uzun vadeli planlar çerçevesinde ve dürüst yollardan başarıya ulaşmak için ne yapmıştır? Dünyadaki hızlı değişim globalizasyon hiç şüphesiz ülkemizi çok yakından etkilemekte ve bulunduğumuz noktadaki kültür ve anlayış yapımız bu değişime hızla ayak uydurmamızı gerektirmekte iken biz hala değişime ayak uydurmak bir tarafa ne yapacağımızı bilemez durumdayız ne yazık ki.

İnsanımız, batı insanından daha üretken bir tutum sergileyebilecek iken tam tersi hazıra konmayı, kaytarmayı, boş vericiliği çalışmak yerine boş gezenin boş kalfası olmayı, kendisine dokunmayan kırk yıl yaşasın demeyi alışkanlık haline getirmiştir.Üstelik böyle davranışları destekleyen anlayışlar giderek artmıştır. Öyle ki yıllardır her kesimde en altan en üste kadar sorumsuz, yeteneksiz, iş bilmez insanların yönetimi altına girerek bugünlere damgasını vuranların kul kölesi olmanın doğru yol olduğu öğretilmiştir. Parti liderleri bunun en açık örneğidir.

Ülkemizin iş ahlakı giderek yozlaşmış çıkar kavgası içine girmiştir. Çalışanların hala kendilerine verilen görevlerin yerine getirilmesi gayretleriyle hala ayakta duran ve tıpkı kayıt dışı ile kayıt altına alınan ekonomiler gibi kayıt altında olan dürüst memleketini seven çalışanların azmiyle işler yürümektedir.

İnsanlarımız hangi tarafa baksalar ayrı bir dertle karşılaşmaktadır. Hadi hep beraber bakalım sağda parçalanma ve yetkin olmayan hasis memleketini sevmeyenler. Solda çok düşünmekten paraliz olmuş aydın kesimi etkinlik göstermek onlar için sadece polemik yaratmak ve hizipçilik yapmaktır. Yukarı da ülkenin yönetiminde söz sahibi olanlar ve yöneticilerimiz; onlarda nasıl bir gelecek beklentisi içinde olunması gerektiği konusunda hiç bir politika üretemeyen ve bir türlü radikal kararlar alamayan ve sadece günü kurtarmaktan öteye gitmeyen uygulamaları ve en önemlisi ısrarla işin başında kalmaya devam etmeleridir. Aşağıya baktığımız zaman zaten ezilmiş düşünmesine hiç mi hiç izin verilmemiş hesap sormasını bilemeyen ancak sağ duyulu inançlı benim sevgili vatandaşım..

Hedefimiz vatandaşlarımızın üretkenliğini ve yaşam standardını yükseltmektir. Ancak lider yoksunluğu, eğitimsizlik, vurdum duymazlık “ adam sen decilik” ve ümitsizlik bu hedefe ulaşmamız yolunda çok ciddi engeller çıkartmaktadır. Ülkemizin gelişmiş ülkeler seviyesine bugünden çıkmamız hayalcilik olur. Ancak eğer hedefimiz gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmak ve refah seviyesini yükseltmek ise, kolları hemen sıvamamız ve “battık”, “savaş var” “Borçlarımızı ödeyemez duruma düştük”, “Para yok” gibi gerçek ama yeter olmayan şartlar ileri sürmekten vazgeçmemiz gerekmektedir.

Şimdi çalışma zamanıdır. Herkesimin üzerine düşen görevler var. Burada herkes kendi görevlerini yerine getirmek konusunda ısrarlı olmalı ve bir sinerji yaratılmalıdır.

Gelişim için tek yol eğitimden geçmektedir. Kişisel, profesyonel gelişime özellikle KOBİ’lere verilecek destek ve bu alanda yapılacak plan, program ve yatırımların teşvik edilmesidir.

Başarı ister kişisel ister kurumsal olsun, bir beceri değildir. Başarı bir felsefedir. Toplam Kalite, Zaman Yönetimi, Verimlilik, karşılıklı sevgi, saygı , disiplin ve çalışkanlık bu felsefenin bileşenleridir.

Millet olarak her nedense kendimizi değiştirmek yerine karşımızdakileri değiştirmek isteriz ve böylece üzerimize düşen görevi yapmış oluruz. Acaba bu ne kadar bizi hedefimize ulaştırır.

“Bugün ne olduğunuzun ve nerede olduğunuzun sebebi, zihninize girmiş olanlardır. Zihninize girenleri değiştirerek ne olduğunuzu ve nerede olduğunuzu değiştirebilirsiniz.”

“ Hayatta istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz. Yeter ki, yeterli sayıda insana, isteklerine kavuşmaları için yardım edin.”

Temeli sağlam karaktere dayanan sürekli çaba ve sebat paranın satın alabileceği şeylerin daha da çoğunu almanızı , paranın satın alamayacağı şeylerin ise hepsine sahip olmanızı sağlayacaktır.”

Siz ve sahip olduğunuz her şey yaptığınız seçimlerin ve uygulayacağınız kararların sonucudur.

Pozitif düşünmek her istediğinizi yapmanızı sağlamaz, ama her şeyi negatif düşüncenin yaptırabileceğinden daha iyi yapmanızı sağlar.

Başarı başkalarına kıyasla ne ve nasıl yaptığınızla ölçülmez. Başarı, Tanrının verdiği yeteneklerle ve bu yetenekleri geliştirerek ne yapabilirdiniz, onunla ölçülür.

Şimdi çok konuşma değil çalışma zamanıdır. Hepimize şimdiden kolay gelsin.


*Ekotimes Dergisi 2009

20 views0 comments

Recent Posts

See All
Yazı: Blog2_Post
bottom of page